Ana içeriğe atla

Christophe Dejours

……Sadece buyrukların yerine getirildiği, kurallara uymakla yetinildiği, şevkin, istencin, hevesin olmadığı bir durumda sistem işlemez. En iyi ihtimalle arızalanır, durur en kötü ihtimalle de infilak eder……

….Bugün yaşadıklarımızın sistemin bir sonucu olduğu, ekonomik sistemin, piyasanın bir sonucu olduğu ve dolayısıyla yapacağımız bir şey olmadığı söyleniyor bize. Bu baştan aşağı bir yalan. İnsan bilimlerinde kırk-elli yıldır bildiğimiz şeyin sonuçları bunlar: Hiçbir sistem, hiçbir kurum, hiçbir şirket, hiçbir devlet, hiçbir ordu sadece sistemin iç mantığının gücüyle ya da mekanik diyebileceğimiz işlemlerle çalışmaz. Kendi kendini dayatan bir iç mantık yoktur, onu ortaya koyan işler kılan insanların katkısıdır. Nazi savaş suçluları Nuremberg mahkemesinde yargılanırken hepsi sadece kendilerine verilen emirleri yerine getirdiklerini söylediler. Yalan söylüyorlardı. Halbuki şevk göstermişlerdi. Aksi takdirde Nazi sistemi asla işlemezdi. Bugün de insanlardan şirketlerde, işletmelerde, kendi kendilerineyken onaylamadıkları, kınadıkları, ayıpladıkları, günah gördükleri icraatlara katkıda bulunmaları, iştirak etmeleri isteniyor ve insanlar katkıda bulunuyor.

Bu blogdaki popüler yayınlar

ETLER NEDEN SAĞLIĞA ZARARLI OLDU? Tayfun Özkaya

ETLER NEDEN SAĞLIĞA ZARARLI OLDU? Tayfun Özkaya Birçok kişiden dinlemişsinizdir. Dedelerimiz ve ninelerimiz yağlı etleri yerlerdi ve şimdilerde herkesin başının etrafında akbabalar gibi dönen kanser, kalp ve damar hastalıklarını nerede ise tanımazlardı. Değişimin nedenleri çok. Bir tanesine değinelim. Bu konuda Prof. Dr. Kenan Demirkol'u dinleyelim. Kendisi Mülkiyeliler Birliğinin dergisi olan Mülkiye'nin Bahar 2009 sayısında güzel bir yazı yazdı. Derginin bu sayısı "Küresel Kapitalizm Kıskacında Tarım, Gıda ve Köylülük" alt başlığını taşıyor. İçinde benim de bir yazım olan 366 sayfalık eseri bu konularla ilgili herkese salık veririm. Kenan Hocanın yazısı "Beslenmenin Demokratikleşmesi" adını taşıyor. Evet, neden Adana kebaba konan iç yağ dedelerimize zarar vermiyordu? Çünkü,eskiden hayvanlarımız meralarda otluyor ve bugünkü gibi mısır, arpa, buğday, şeker pancarı posası veya yağlı tohumların küspesini ya hiç yemiyorlardı veya çok az yiyorlardı. Ç...

Emek ve Liyakat

Bu yıl gerçekleşen 1 Mayıs kutlamalarında her sene olduğu gibi emeğe yapılan vurgu ve verilen değer ön plandaydı. Ancak yüce bir değer olduğu tekrarlanan emek konusunda son zamanlarda öğrencilerimi motive etmekte zorlanıyorum. Bizim dönemimiz, yeni kuşaklar, şimdiki gençlik tartışmalarına girmeden öğrencilerimi olumsuz etkileyen koşullardan bahsetmek istiyorum. Mezun arkadaşlarından ve çevrelerinden duydukları belli ki canlarını sıkıyor. Üst üste yüksek puanlarla girdiği mülakatlardan eli boş çıkan mezunlarımız uzun süren sınava hazırlık dönemlerinde verdikleri emeklerin heba olduğunu düşünüyorlar. Arkadan gelenler de bu durumdan fazlasıyla etkileniyorlar. İşte bu nedenle bugün biraz liyakat ilkesinden bahsedeceğim, yani bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumunun işe almalarda ve yükselmelerde gözetilmesi gereğinden bahseden liyakat ilkesinden. Başka bir yazımda kurumlar için hedefe giden her yol mubah değildir, hatta uygun da olmayabilir derken, izlenm...