Ana içeriğe atla

“KAYBEDENLER” Dört Bölümlük Bir Belgesel Dizi (4 x 30’)

“KAYBEDENLER”


Dort Bolumluk Bir Belgesel Dizi (4 x 30’)

Neoliberalizm, yeni bir ekonomik duzen anlamina geldigi kadar, yeni bir sosyal orgutlenme anlamina da geliyor. Durum, Turkiye’de de farkli degil. Yirminci yuzyilin neredeyse ikinci yarisina kadar gundelik yasamin “olmazsa olmazlari” olarak algiladigimiz bircok mekân, semt, kent, kurum yasamimizdan usulca gitti. 80’lere dek ailecek gidilen gazinolar, kentin eteklerinde sigindiklari evleri yikilanlar, vincin tepesinden dusup olenler, topragi giderek kuculup verimsizlestigi icin ekmegini aramak icin yollara dusenler… Onlar gunumuzun kaybedenleri; kaybettikleri yerleri buyuk alisveris merkezleri, guvenlikli siteler, kentsel donusum projeleri, buyuk tarim arazileri, dev ciftlikler, irili ufakli mafya gruplari ve kentin bagrina sokulan siddet eylemleri doldurdu. Gul Buyukbese Muyan’in yonettigi “Kaybedenler” isimli dort bolumluk belgesel
proje, her bolumde bir yok olani anlatiyor.

1. Bolum: “Ekinim Nerede?” 15 Aralik 2009 Sali - Saat 00.20 - TRT2
(14 Aralik Pazartesi gununu Sali’ya baglayan gece)
Tarimdaki neoliberal politikalarin yol actigi yikimi; Sanliurfa-Suruc’daki
mevsimlik iscilerin ve Mardin-Kiziltpe’de yoksullasmis bir eski zaman agasinin
gozunden anlatiyor.

2. Bolum: “Evim Nerede?” 22 Aralik 2009 Sali - Saat 00.20 - TRT2
(21 Aralik Pazartesi gununu Sali’ya baglayan gece)
Kent arazisinin rant degerinin anlasilmasi ile baslayan kentsel donusum projelerinin
evsiz biraktigi insanlari anlatiyor; Istanbul Kucukcekmece-Ayazma’da iki yil
cadirda yasayan Kasim Aydin ve ailesini, Istanbul Gungoren-Tozkoparan’da baslarina
geleceklere direnmeye gayret eden Pevruldane Dundar, Omer Kiris ve diger Tozkoparanlilari...


3. Bolum: “Canim Nerede?” 29 Aralik 2009 Sali - Saat 00.20 - TRT2
(28 Aralik Pazartesi gununu Sali’ya baglayan gece)
Sosyal guvencesizlik ve taseronlasmanin laboratuari niteligindeki Tuzla Tersaneler
Bolgesindeki calisma kosullari ve yiten canlari anlatiyor.

4. Bolum: “Ezgim Nerede?” 05 Ocak 2010 Sali - Saat 00.20 - TRT2
(04 Ocak Pazartesi gununu Sali’ya baglayan gece)
12 Eylul 1980’le eszamanli olarak Turkiye’yi etkisi altina alan neoliberalizmle
birlikte kulturun farklilasmasini ve giderek eriyen toplumsal orgutlenmeyi
anlatiyor. Gecmis zaman gazinolarindan sanatcilarin, Sadik Dincer’in, Serpil
Yagmur’un, Gurol Yilmaz ve Muzik-Sen Baskani Mehmet Cirika’nin gozuyle...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emek ve Liyakat

Bu yıl gerçekleşen 1 Mayıs kutlamalarında her sene olduğu gibi emeğe yapılan vurgu ve verilen değer ön plandaydı. Ancak yüce bir değer olduğu tekrarlanan emek konusunda son zamanlarda öğrencilerimi motive etmekte zorlanıyorum. Bizim dönemimiz, yeni kuşaklar, şimdiki gençlik tartışmalarına girmeden öğrencilerimi olumsuz etkileyen koşullardan bahsetmek istiyorum. Mezun arkadaşlarından ve çevrelerinden duydukları belli ki canlarını sıkıyor. Üst üste yüksek puanlarla girdiği mülakatlardan eli boş çıkan mezunlarımız uzun süren sınava hazırlık dönemlerinde verdikleri emeklerin heba olduğunu düşünüyorlar. Arkadan gelenler de bu durumdan fazlasıyla etkileniyorlar. İşte bu nedenle bugün biraz liyakat ilkesinden bahsedeceğim, yani bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumunun işe almalarda ve yükselmelerde gözetilmesi gereğinden bahseden liyakat ilkesinden. Başka bir yazımda kurumlar için hedefe giden her yol mubah değildir, hatta uygun da olmayabilir derken, izlenm...

Etkililik, Verimlilik ve Hesap Verebilirlik

Zamanında çevre sorunlarının tartışıldığı ve pek çok değerli uzmanın yer aldığı bir toplantıya katılmıştım. Açılışta dönemin çevreden sorumlu bakanlığında üst düzey bir görevlinin konuşmasını dinleme şansım oldu. Konuşma boyunca ülkedeki arıtma tesislerinin sayısının ve kapasitesinin ne kadar arttığı, düzenli katı atık depolama tesislerinin sayısının ne kadar arttığı gibi göstergelerden hareketle kurguladığı konuşması hemen hemen pembe bir tablo çizdi. Salon kalabalık olduğu için soruların tamamını yanıtlayacak kadar bir süre yoktu ve ben de konuşmanın sonrasında yanına giderek kendisine basit bir soru yönelttim. Türkiye’nin su kirliliği, bahsetmediği hava kirliliği ve bence katı atık politikalarının asıl göstergesi olması gereken depolanan kişi başı atık miktarında ne türden değişimler olduğunu sordum. Yanıtı tahmin edebilirsiniz sanırım, bahsi geçen bu alanlarda o dönemde biri hariç hiçbir kalemde iyileşme söz konusu değildi. Ama işte bir sürü yatırım yapılmıştı. Sanırım anla...
Memlekette siyasal analiz adına kim ağzını açsa elitlerden bahsetmeden duramıyor, hele her türlü melaneti solcu elitlere yüklemek bir o kadar kolay. Acaba durum gerçekten de öyle mi? Düşünmekte fayda var derim.. Gündüz Vassaf - Türkiye’de elit olmak?